Ya�anan iki b�y�k d�nya sava��ndan sonra, 1960'l� y�llar�n sonlar�nda "sava� sonras� h�zl� b�y�me modeli" son nefeslerini vermi�ti. Di�er bir ifade ile bu model �er�evesinde verimlili�i daha fazla art�rma programlar� art�k t�kenmi�ti.
Petrol krizinin ard�ndan
Bu y�llarda ba�layan ve 1974'de petrol kriziyle belirginle�en bunal�m, geli�mi� �lke ekonomilerinde verimlilik h�z�n�n yava�lamas� ve kar oran�n�n d��meye ba�lamas�yla belirginle�ti. �yle ki, b�nyesinde sadece Bat�l� Avrupa �lkelerini, Amerika, Kanada, Japonya gibi geli�mi� �lkeleri bar�nd�ran OECD �lkelerinde i�sizlik 10 milyonlarca ki�iye ula�t�. Bu atmosferde, reel �retimde de�erlenme olana�� bulamayan sermayeler, d�nya �l�e�inde kar aray���na girdi ve di�er geli�mekte olan �lkelere y�neldi. B�ylece, teknolojinin sa�lad��� imkanlar ve kolayl�klarla beraber, son yirmi y�l�n en s�ratli geli�en sekt�r� finans sekt�r� oldu.Bu s�re� i�inde dikkatlerini geli�mekte olan �lkelere �eviren sermayeler, b�y�k karlar� bu b�lgelerde elde etmi�lerdir. Bu d�nemde uluslararas� sermayenin hedef te�kil etti�i �lkeler ald�klar� paralar�n �ok az bir k�sm�n� reel de�er �retimine kayd�rd�lar. Oysa para ancak �retimde kullan�ld���nda de�erini art�rabilir, b�ylece hem al�nan bor�lar�n geri �denebilmesi, hem de ekonomilerin geli�mesi m�mk�n olabilirdi. Ancak, al�nan bor�lar�n ciddi bir b�l�m� verimsiz kullan�lm��, bir b�l�m� de r��vet yoluyla tekrar uluslararas� finans sistemine dahil edilmi�tir. Az geli�mi� �lkelerin sermayelerini ger�ek de�erlendirme alanlar�ndan uzakla�t�rmalar�, �lkeleri -bor�lar�n geri �denmesi noktas�nda- bir�ok s�k�nt�larla y�zy�ze getirmi�tir.
Biriken bor�lar ve kredi ��kmaz�
Biriken bor�lar�n� �deyemeyen ekonomiler �areyi tekrar bor�lanmada bulmu�lar ve i�inden ��k�lmas� imkans�z bir k�s�r d�ng� i�inde b�rak�lm��lard�r. Buna m�teakip, piyasadaki verimsiz
kredi geni�lemesini faiz oranlar�n�n art��� izlemi�, bor� faizlerinin yeni bor�larla kar��lanmaya �al���lmas�yla faizin s�r�kledi�i bir bor�lanma s�recine girilmi�tir. Bu s�re� �retken yat�r�mlar�n verimlili�ini d���r�rken, yat�r�mc�lar�n bir b�l�m�n� iflasa, bir b�l�m�n� de i�letmelerinde ciddi daralmaya s�r�klemi�tir.Piyasadan iyice elini �eken para, �reticilerin �r�nlerini satmakta s�k�nt� �ekmelerine ve bankalara olan bor�lar�n� �deyememelerine neden olur. Sanayicilerden alacaklar�n� tahsil edemeyen banka ve finans kurumlar� da bor�lu olduklar� di�er yurt d��� kaynaklar�na (uluslararas� sermayelere) bor�lar�n� halktan toplad�klar� mevduatlarla �demeye kalkarlar. Bu durum herhangi bir s�ylentide (k�t�ye giden ekonomilerde s�ylentilerin piyasalara ciddi etkileri oldu�u g�z �n�nde bulundurulursa) paras�n� geri almak isteyen m��terilerin genelde isteklerinin yerine getirilememesi sonucunu do�urur. Banka, sonunda iflas�n� a��klayarak, yurt d���na olan t�m bor� y�k�n� devlet devralm�� olur.
Alt�ndan kalk�lamayan faiz y�k� ve Arjantin
Bunlar�n alt�ndan kalkamayan devlet ��z�m� yine -bu sefer ciddi faiz y�k�ml�l��� alt�na girerek toleranslar vererek- ek bor� almada bulur. Ama yine kurtulamaz. Dikkat edilmesi gereken nokta, �d�n� al�nan paran�n geri �denebilmesinin ancak sermayenin reel �retimde de�erlendirilmesiyle m�mk�n olmas�d�r.80'li ve 90'l� y�llarda ya�anan krizlerin temel nedeni bu sermayelerin reel �retimde yeterli bir oranda de�erlendirilmemesidir.G�n�m�zde faiz k�skac�na giren �lkelerden verilebilecek en son �rnek ise 130 milyarl�k d�� borcuyla ekonomisi ��km�� olan Arjantin'dir. Kapanan i�yerleri, a��kta kalan i�sizler, sesini duyurmak isteyen �aresiz insanlar, hepsi sosyal s�k�nt�lara sebebiyet verirler. Nitekim bu �lkede ya�anmaya ba�layan ve yak�n gelecekte ya�anmas� muhtemel sosyal sorunlar endi�eyle izlenmektedir.�ncelikle bor�lar verimsiz veya haks�z bir �ekilde erimemeli, t�m�yle verimli �retim sahalar�nda de�erlendirilmelidir. Bu yat�r�mlardan yararlanan sanayiler imkanlar� do�rultusunda d���k fiyat ve y�ksek kaliteyi yakalamal�; b�ylece yabanc� mallar�n ithalat�n� d���rmeli ve �lkenin ihracat�n� art�rmal�d�r.
Ekonomik kaosun ��z�m� Kuran ahlak�
Ekonomisine para giren �lke, bor�lar�n� rahat �deyebilece�i gibi verdi�i g�venle yeni ve g�venilir bir yat�r�m sahas� olacak, d�nyada karl� i�letmelere yat�r�m yaparak kazan� sa�lamay� bekleyen sermayeleri �ekecektir. Bu sayede o �lkenin �irketleri de�erlenecek, paras� istikrara kavu�turacak, i�sizlik oran� azalacak ve hepsinden �nemlisi halk huzura kavu�up, gelece�e umutla bakacakt�r.Faiz ekonomisinin neden oldu�u derin kaos, g�n�m�ze kadar bir �ok �lkede kendini g�stermi� ve faturas�n� o �lkenin halk�na �ok a��r bir �ekilde �detmi�tir. Ki�isel ��karlar�n ve gayri ahlaki kazan�lar�n neden oldu�u ve bir�ok �lkenin yakas�n� b�rakmayan bu s�k�nt�lar�n kesin ��z�m�n� Allah Kuran-� Kerim'de a��k�a belirtmi�tir. Allah, ki�ilerin mallar�n�n haks�zl�kla yenilmesini ve varolan kaynaklar�n israf edilerek kullan�lmas�n� haram k�ld��� gibi, kendi menfaatleri u�runa di�er insanlar� hi�e say�p, onlar� s�k�nt�lara sokmay� da yasaklam��t�r. Ekonomideki olumsuzluklar�n ��z�m� verimli, adaletli, giri�imci bir insan modelini tavsiye eden Kuran ahlak�n�n t�m insanlar aras�nda ya�anmas�d�r.�nsanlar aras�nda bar��, adalet ve huzur ortam�n�n sa�lanmas� ancak insanlar�n Kuran ahlak�n� ya�amas�yla sa�lanabildi�i gibi; ekonomideki olumsuzluklar�n ortadan kald�r�lmas� ve her insan�n ya�am kalitesinin artmas� da yine Kuran ahlak�n�n hayat�n her alan�nda uygulanmas�yla m�mk�n olabilir.
�
���
�zg�rl�k, hemen hemen her
toplum ve ideolojiden ki�inin hemfikir oldu�u ve savundu�u bir kavramd�r.
�nsanl�k tarihindeki �at��malar�n, sava�lar�n �o�undaki ama�, �zg�rl���
kazanmak olmu�tur.
Bat� d���ncesinin �zg�rl��e verdi�i anlam� ��yle �zetleyebiliriz:
�zg�rl�k, insana, di�er insanlar (toplum) ya da devlet -veya ba�ka
herhangi bir kurum- taraf�ndan hi�bir k�s�tlama ve bask� yap�lmamas�d�r.Bug�n
Bat� toplumlar�n�n i�inde bulunduklar� toplumsal yap�, modern Bat�
felsefesi taraf�ndan tarifi yap�lan "�zg�rl�k" kavram�n�n,
insan�n kurtulu�unu sa�lamad���n� g�stermektedir.
Okullarda, bilimsel kaynaklarda ve bir k�s�m medyada, teori ispatlanm��
bir ger�ek gibi sunulmakta, pek �ok insan da bu nedenle evrimi hi�
sorgulamadan kabul etmektedir. Oysa her ge�en g�n geli�en, paleoantropoloji,
antropoloji ve mikrobiyoloji gibi bilim dallar�, s�z�n� etti�imiz
yayg�n inan���n aksine, evrim teorisini s�rekli yalanlamaktad�rlar.
Evrimi ispatlamak i�in 150 y�ld�r aral�ks�z s�rd�r�len �al��malar,
teoriyi ��r�tmekten ba�ka bir sonuca varamam��lard�r.
Bu ger�e�e ra�men, evrim teorisinin bu denli yayg�n bir bi�imde
savunulmas� ve insanlara empoze edilmesinin tek nedeni ise, teorinin
ideolojik y�n�d�r.