OSMANLI YAHUD�LER�
Cahiliye Toplumunda Y�NET�C� KARAKTER�
S�per G��l� Malzeme Elde Etme Yolunda Yeni Aray��lar: �r�mcek Ipe�i �reten Ke�iler

Etraf�n�zdaki Her�ey Gibi Asl�nda Siz de Molek�llerden Olu�uyorsunuz!
D�nyay� Kana Bulayan iki Siyasi G�c�n Benzerlikleri S�YON�ZM ve HA�LILAR
Bilimin Rotasi Do�ru �izilmelidir
DO�A ve TEKNOLOJ�

Kuran'da Kadina Verilen �nem
Kibris'ta D�n�m Noktasi
Atomdaki Tasar�m�n A�t��� Yeni Ufuk: �letken Plastikler
Ka��n�lmaz Ger�ekler Ya�l�l�k ve �l�m

www.harunyahya.org

Ara�t�rma'dan



Eski M�s�r ve Firavunlar


Eski M�s�r medeniyeti, ayn� tarihlerde Mezopotamya'da kurulmu� �ehir devletleriyle birlikte, tarihin en eski uygarl�klar�ndan biri olarak bilinir. D�nemin en ileri sosyal d�zenine sahip devletini kuran M�s�rl�lar, M� 3000'ler civar�nda yaz�y� bulup kullanm��, Nil nehrinden en iyi �ekilde faydalanm�� ve �lkenin do�al yap�s� sayesinde d��ar�dan gelecek sald�r�lara kar�� korunmu�lard�r. B�ylece M�s�r medeniyeti b�y�k ilerleme kaydetmi�tir.

Eski M�s�r Medeniyeti, Kuran'da inkar sisteminin en a��k ve net tarif edildi�i "firavun y�netiminin" ge�erli oldu�u bir medeniyetti. B�y�kl�k taslam��lar, s�rt �evirmi�ler, inkar etmi�ler ve bu nedenle helaka u�ram��lard�. Ne ileri medeniyetleri, ne sosyal ve siyasal d�zenleri, ne de askeri ba�ar�lar� onlar� helak olmaktan kurtaramam��t�.


Firavunlar�n otoritesi



M�s�r uygarl���n�n temelinde Nil nehrinin bereketi vard�. Bu nehrin hayat verici �zelli�i sayesinde M�s�rl�lar Nil vadisinde yerle�mi� ve ya�mur mevsimlerine ba��ml� kalmadan nehirden sa�lad�klar� suyla tar�m yapabilmi�lerdi.

Nil vadisinin dar ve uzunlamas�na yap�s�, nehrin etraf�na kurulan yerle�im birimlerinin geni�lemesine fazla olanak vermemi�, b�y�k �ehirlerden olu�an bir uygarl�k yerine, daha ufak �apl� kasaba ve k�ylerden olu�an bir medeniyet �ekillenmi�ti. Bu durum firavunlar�n halk �zerindeki hakimiyetini iyice per�inledi.

Tarihte ilk olarak, Kral Menes'in M� 3000 dolaylar�nda eski M�s�r'� b�y�k bir �niter devlet olarak kendi hakimiyeti alt�nda birle�tirdi�i ve M�s�r'�n ilk firavunu oldu�u bilinir. Asl�nda, "firavun" nitelendirmesi ilk zamanlarda M�s�r kral�n�n ya�ad��� saray� tan�mlamaktayken, zamanla, M�s�r krallar�n�n �nvan� haline geldi. Bu nedenle Eski M�s�r'�n h�k�mdarlar� olan krallar, zamanla "firavun" olarak an�lmaya ba�land�.

T�m devletin ve �lke topraklar�n�n sahibi, y�neticisi ve h�k�mdar� olan bu firavunlar, Eski M�s�r'�n �ok tanr�l� �arp�k dininde, en b�y�k tanr�n�n d�nyadaki bir yans�mas� olarak kabul edildiler. M�s�r topraklar�n�n idaresi, payla�t�r�lmas�, gelirleri, k�saca �lke s�n�rlar� i�indeki her t�rl� mal ve hizmet �retimi, firavun i�in ger�ekle�tiriliyordu.

Y�netimdeki mutlakiyet, �lkenin y�neticisi olan firavunu, her diledi�ini yapt�rabilecek bir g�� sahibi k�lm��t�. Hen�z ilk s�lalenin kurulmas�yla birlikte M�s�r'�n ilk kral� olan Menes d�neminde, Nil suyunun kanallar vas�tas�yla halka ula�t�r�lmas�na ba�lanm��, ayr�ca �lkede yap�lan �retim, kontrol alt�na al�narak t�m mal ve hizmet �retiminin krala aktar�lmas� sa�lanm��t�. Bu mal ve hizmetleri kral, halk�n�n ihtiyac� oldu�u oranda da��t�yor, payla�t�r�yordu. �lkede b�yle bir hakimiyet kuran krallar�n, halk� boyunduruk alt�na almalar� zor olmad�. M�s�r kral�, yani daha sonra yayg�nla�acak s�fat�yla firavun, halk�n�n t�m ihtiya�lar�n� kar��layan b�y�k kudret sahibi birisi olarak kutsal bir varl�k say�ld� ve tanr�la�t�r�ld�. Firavunlar da, kendilerinin tanr� olduklar� sapk�nl���na kesin olarak inand�lar.

Eski M�s�r'da dini inan�lar





Tarih�i Heredot'a g�re, Eski M�s�rl�lar d�nyan�n en "dindar" insanlar�yd�lar. Ancak dinleri "hak din" de�il, �ok tanr�l� sapk�n bir dindi ve i�inde bulunduklar� koyu tutuculuk sebebiyle bu sapk�n dinlerinden bir t�rl� vazge�emiyorlard�.

Eski M�s�r kavmi, i�inde ya�ad��� do�al �evre �artlar�ndan �ok etkilenmi�ti. M�s�r'�n do�al co�rafyas� �lkeyi d�� sald�r�lara kar�� �ok iyi koruyordu. M�s�r'�n d�rt bir yan� ��llerle, da�l�k arazilerle ve denizlerle �evriliydi. �lkeye yap�labilecek sald�r�lar�n iki ge�i� yolu bulunuyordu ve bu yollar� savunmak M�s�r ordular� i�in son derece kolayd�. M�s�rl�lar, bu do�al ko�ullar sayesinde d�� �lkelerden soyutland�lar. Ancak ge�en y�zy�llar, bu soyutlanmay� koyu bir taassuba d�n��t�rd�. B�ylece M�s�rl�lar geli�melere ve yeniliklere kapal�, dinleri konusunda son derece tutucu bir g�r�n�m kazand�lar. Kuran'da s�k�a bahsedilen "atalar�n dini" onlar�n en �nem verdikleri de�erleri haline geldi.

Bu nedenle Hz. Musa ve Hz. Harun, Firavun'a ve yak�n �evresine hak dini tebli� ettiklerinde, "Onlar: Siz ikiniz, bizi atalar�m�z� �zerinde buldu�umuz (yol)dan �evirmek ve yery�z�nde b�y�kl�k sizin olsun diye mi bize geldiniz? Biz, sizin ikinize inanacak de�iliz" (Yunus Suresi, 78) diyerek y�z �evirmi�lerdi.

Eski M�s�r'�n dini birka� kola ayr�lm��t�. Bunlar�n en �nemlileri Eski M�s�r'�n resmi dini, halk�n inan��lar� ve �l�mden sonraki ya�am ile ilgili inan��lardan olu�uyordu.

Eski M�s�r'�n resmi dinine g�re Firavun, kutsal bir varl�kt�. O, tanr�lar�n�n d�nyadaki bir yans�mas�yd� ve g�revi de d�nyada insanlara adalet da��tmak ve onlar� korumakt�.

Halk aras�nda yayg�n olan inan��lar son derece kar���kt� ve devletin resmi dini ile �at��an bu inan�lar Firavun y�netimi taraf�ndan bask� alt�na al�nm��t�. Temelde �ok tanr�ya inan�l�yor, bu tanr�lar genellikle hayvan ba�l� ve insan v�cutlu olarak tasvir ediliyordu. Ancak b�lgeden b�lgeye de�i�ebilen yerel geleneklerle de kar��la�mak m�mk�nd�.

Tarihi kaynaklarda Hz. Musa �ncesinde kavmi tek ilahl� dinlere �a��ran M�s�rl�lar�n varl���ndan da bahsedilmektedir. S�z konusu M�s�rl�lara en �nemli �rnek, M�s�r tarihinin en dikkat �ekici firavunu olan Neferkheperure Amenhotep'dir, yani IV. Amenofis.

Tek tanr�ya inanan Firavun: IV. Amenofis



IV. Amenofis M� 1375'te tahta ��kt���nda y�zy�llar�n getirdi�i koyu bir tutuculuk ve gelenek�ilik ile kar��la�t�. Bu d�neme dek toplum yap�s� ve halk�n kraliyet saray� ile olan ili�kileri de�i�meden gelmi�ti. Toplum, d�� olaylara ve dinsel yeniliklere kesin olarak kap�lar�n� kapal� tutuyordu. Antik Yunan gezginleri taraf�ndan da tespit edilen bu ��lg�n tutuculuk, yukar�da da a��klad���m�z gibi, M�s�r'�n do�al co�rafi ko�ullar�ndan kaynaklanmaktayd�.

Firavunlar�n halka benimsettirdi�i bat�l din, eski ve geleneksel olan her�eye kat�ks�z bir ba�l�l��� zorunlu k�l�yordu. Oysa IV. Amenofis, bu dini benimsemiyordu. Tarih�i Ernst Gombrich ��yle yaz�yor:

"Eski gelene�in kutsad��� bir�ok al��kanl��� kald�r�p, halk�n�n, garip bir bi�imde betimlenmi� say�s�z tanr�s�na sayg� g�stermek istemedi. Onun i�in tek bir y�ce tanr� vard�, o da Aton'du. Aton'a tapt� ve onu g�ne� bi�iminde imgele�tirtti. �teki tanr�lar�n rahiplerinin etkisinden korunmak i�in, saray�n� bug�nk� El-Amarna'ya ta��d�." (Ernst Gombrich, D�nya Tarihi, sf. 25)

Babas�n�n �l�m�nden sonra gen� ya�taki IV. Amenofis, b�y�k bir bask�ya maruz kald�. Bu bask�n�n sebebi, geleneksel �ok tanr�l� M�s�r dinini de�i�tirerek tek tanr� inanc�na dayal� bir din getirmi� olmas� ve her alanda k�kl� de�i�ikliklere giri�mesiydi. Ancak Teb �nde gelenleri, bu dini tebli� etmesine izin vermediler. IV. Amenofis ve ahalisi Teb �ehrinden uzakla�arak Tell El-Amarna'ya yerle�tiler. Burada "Akh-en-aton" ad�nda yeni ve modern bir �ehir in�a ettiler. IV. Amenofis de "Amon'un Ho�nutlu�u" anlam�na gelen ad�n�, Akh-en-aton yani "Aton'a Boyun E�en" olarak de�i�tirdi. Amon, �ok tanr�l� M�s�r dininde en b�y�k toteme verilen isimdi. Aton ise, Amenofis'e g�re "g�klerin ve yerin yarat�c�s�" idi, ki bu s�fatla Allah'� kast etmi� olmas� kuvvetle muhtemeldir. (Harun Yahya, Kavimlerin Helak�)

Hz. Musa'n�n geli�i



Eski M�s�rl�lar koyu taassuplar� sebebiyle putperest inan��lar�ndan vazge�miyorlard�. Tarih boyunca tek bir Allah'a ibadet edilmesi gerekti�ini tebli� eden ki�iler gelmi�ti, ama Firavun'un kavmi hep eski sapk�n inan��lar�na geri d�nm��t�. Sonu�ta, hem M�s�r halk�n�n hak dine kar�� bat�l bir sistemi benimsemi� ve hem de �srailo�ullar�n�n k�lele�tirilmi� oldu�u bir d�nemde, Allah, Hz. Musa'y� el�i (resul) olarak g�nderdi. Hz. Musa, hem M�s�r'� hak dine davet etmek, hem de �srailo�ullar�n� k�lelikten kurtararak do�ru yola iletmekle g�revlendirilmi�ti.

Firavun'un saray�



Hz. Musa ve karde�i Hz. Harun, Allah'�n emri do�rultusunda Firavun'a gittiler ve ona hak dini tebli� ettiler. �stekleri de, art�k Firavun'un �srailo�ullar�na eziyet vermemesi ve onlar� serbest b�rakarak Hz. Musa ile birlikte gitmelerine izin vermesiydi. Firavun i�in y�llarca yan�nda tuttu�u birinin, kar��s�na ��k�p b�yle konu�mas� kabul edilemez bir durumdu. Bu sebeple Firavun onu nank�rl�kle su�lad�. �te yandan, Hz. Musa'n�n tebli� etti�i hak din, Firavun'un g�c�n� elinden al�yor, onu di�er insanlar�n mertebesine indiriyordu. Ayr�ca Firavun �srailo�ullar�n� serbest b�rak�rsa elindeki i� g�c�n�n �nemli bir k�sm�n� kaybedecek ve Hz. Musa'ya itaat etmi� olacakt�.

T�m bu sebeplerden dolay� Firavun, Hz. Musa'n�n anlatt�klar�n� dinlemedi bile. Akl�nca onunla alay etmeye �al��t�, sa�ma sorular sorarak konuyu da��tmaya �abalad�. Bu arada Hz. Musa ve Hz. Harun'u, d�zeni bozmaya �al��an ki�iler olarak g�sterip, su�lu ��karmaya da �al���yordu. Sonu� olarak ne Firavun, ne de yak�n �evresindeki kavmin �nde gelenleri Hz. Musa ve Hz. Harun'a itaat etmediler.

M�s�r'dan ��k��



Firavun'a ve yak�n �evresine Hz. Musa vas�tas�yla sak�nmalar� gereken �eyler a��klanm��, Allah onlar� uyarm��t�. Buna kar��l�k onlar isyan edip, peygamberi delilik ve yalanc�l�kla su�lad�lar. Allah da onlar i�in al�alt�c� bir son haz�rlad�. Ve Hz. Musa'ya olacaklar� vahyetti. Bu olaylar ayetlerde ��yle haber verilmektedir:

"Musa'ya: 'Kullar�m� gece y�r�y��e ge�ir, ��nk� izleneceksiniz' diye vahyettik. Bunun �zerine Firavun �ehirlere (asker) toplay�c�lar g�nderdi. "Ger�ek �u ki bunlar az�nl�k olan bir topluluktur. Ve elbette bize kar�� da b�y�k bir �fke beslemektedirler. Biz ise uyan�k bir toplumuz" (dedi). B�ylelikle biz onlar� (Firavun ve kavmini) bah�elerden ve p�narlardan s�r�p ��kard�k. Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da. ��te b�yle; bunlara �srailo�ullar�n� miras�� k�ld�k. B�ylece (Firavun ve ordusu) g�ne�in do�u� vakti onlar� izlemeye koyuldular. �ki topluluk birbirini g�rd�kleri zaman Musa'n�n adamlar�: "Ger�ekten yakaland�k" dediler." (�uara Suresi, 52-61)

Tam b�yle bir ortamda, �srailo�ullar� yakaland�klar�n� zannettikleri ve Firavun'un adamlar� da onlar� yakalayacaklar�n� sand�klar� bir s�rada, Hz. Musa Allah'�n yard�m�ndan asla �mit kesmedi ve ayette haber verildi�i �zere; "Hay�r, ��phesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol g�sterecektir" (�uara Suresi, 62) dedi.

Firavun'un sonu



Allah Hz. Musa'ya asas�n� denize vurmas�n� vahyetti. Bunun �zerine "... deniz hemencecik yar�ld� ve her par�as� kocaman bir da� gibi oldu." (�uara Suresi, 63)Bu durumda, Firavun'un b�yle bir mucizenin ger�ekle�ti�ini g�rd��� anda, �lahi bir m�dahale ile kar�� kar��ya bulundu�unu anlamas� gerekirdi. Deniz, Firavun'un �ld�rmeye �al��t��� insanlar�n �n�nde a��larak onlara yol veriyordu. �stelik onlar ge�tikten sonra sular�n kapanmayaca��ndan emin olunamazd�. Ancak buna ra�men �srailo�ullar�n�n ard�ndan suya girdiler. B�y�k bir ihtimalle, Firavun ve ordusu, i�inde bulunduklar� azg�nl�k ve d��manl�k sebebiyle sa�l�kl� d���nebilme yeteneklerini yitirdiler ve bu durumun mucizevi niteli�ini kavrayamad�lar.

HAMAN 19. y�zy�lda M�s�r hiyeroglifleri ��z�lene dek "Haman" kavram� bilinmiyordu. Hiyerogrifler ��z�l�nce Haman'�n Firavun'un yak�n bir yard�mc�s� ve "ta� ocaklar�n�n ba��" oldu�u anla��ld�. (�stte, M�s�r'daki in�aat i��ileri) Dikkat edilmesi gereken nokta, bundan 1400 sene �nce indirilen Kuran'da da, Haman'�n Firavun'un emrinde in�aatlar� y�neten bir ki�i olarak an�lmas�d�r.







Firavun'un son anlar�n� Allah, Kuran'da ��yle bildirir:

"Sular onu bo�acak d�zeye eri�ince (Firavun): "�srailo�ullar�n�n kendisine inand��� (ilahtan) ba�ka ilah olmad���na inand�m ve ben de M�sl�manlardan�m" dedi." (Yunus Suresi, 90)

Burada Hz. Musa'n�n bir mucizesini daha g�rmek m�mk�nd�r. Ayette ��yle buyurulmaktad�r:

"Musa dedi ki: "Rabbimiz, ��phesiz Sen, Firavun'a ve �nde gelen �evresine d�nya hayat�nda bir �ekicilik (g��, ihti�am) ve mallar verdin. Rabbimiz, Senin yolundan sapt�rmalar� i�in (mi?) Rabbimiz, mallar�n� yerin dibine ge�ir ve onlar�n kalplerinin �zerini �iddetle ba�la; onlar ac� azab� g�recekleri zamana kadar iman etmeyecekler." (Yunus Suresi, 88)

Bu ayetten anla��lmaktad�r ki, Hz. Musa, Firavun'un ancak ac� azap kendisine gelince iman edece�ini �nceden haber vermi�ti. Nitekim sular y�kseldi�inde, Firavun ger�ekten de iman etti�ini s�ylemeye ba�lad�. Ancak bu davran���n samimiyetsizli�i, �ok a��kt�. Firavun kendisini �l�mden kurtarabilmek i�in b�yle demi�ti.

Firavun'un son anda s�zde iman etmesini ve ba���lanma dilemesini Allah kabul etmemi�, Firavun ve ordusu sular alt�nda kalarak helak olmaktan kurtulamam��lard�r.










�zg�rl�k, hemen hemen her toplum ve ideolojiden ki�inin hemfikir oldu�u ve savundu�u bir kavramd�r. �nsanl�k tarihindeki �at��malar�n, sava�lar�n �o�undaki ama�, �zg�rl��� kazanmak olmu�tur.
Bat� d���ncesinin �zg�rl��e verdi�i anlam� ��yle �zetleyebiliriz: �zg�rl�k, insana, di�er insanlar (toplum) ya da devlet -veya ba�ka herhangi bir kurum- taraf�ndan hi�bir k�s�tlama ve bask� yap�lmamas�d�r.Bug�n Bat� toplumlar�n�n i�inde bulunduklar� toplumsal yap�, modern Bat� felsefesi taraf�ndan tarifi yap�lan "�zg�rl�k" kavram�n�n, insan�n kurtulu�unu sa�lamad���n� g�stermektedir.



Okullarda, bilimsel kaynaklarda ve bir k�s�m medyada, teori ispatlanm�� bir ger�ek gibi sunulmakta, pek �ok insan da bu nedenle evrimi hi� sorgulamadan kabul etmektedir. Oysa her ge�en g�n geli�en, paleoantropoloji, antropoloji ve mikrobiyoloji gibi bilim dallar�, s�z�n� etti�imiz yayg�n inan���n aksine, evrim teorisini s�rekli yalanlamaktad�rlar. Evrimi ispatlamak i�in 150 y�ld�r aral�ks�z s�rd�r�len �al��malar, teoriyi ��r�tmekten ba�ka bir sonuca varamam��lard�r.
Bu ger�e�e ra�men, evrim teorisinin bu denli yayg�n bir bi�imde savunulmas� ve insanlara empoze edilmesinin tek nedeni ise, teorinin ideolojik y�n�d�r.