Yahudiler
huzur ve güven bulduklarý Osmanlý devleti içinde, kendi
inançlarýna uygun olarak onurlu bir yaþam sürmüþlerdir.
Osmanlý Ýmparatorluðu Yahudiler için her zaman, güvenle
sýðýnabilecekleri bir ülke olmuþtur. Osmanlý idarecilerinin
Ýslam ahlaký ile hareket ediyor olmalarý, onlarýn farklý
millet ve dinlerden insanlara karþý hep hoþgörü ve anlayýþ
ile yaklaþmalarýný saðlamýþ, bu anlayýþtan en çok fayda
gören toplumlardan biri ise, dönemin Avrupasý'nda büyük
sýkýntý ve zulümlerle karþýlaþan Yahudiler olmuþtur.
Müslüman Osmanlý halký ve Yahudiler hep barýþ içinde
yaþamýþlardýr.
19. yüzyýlda tüm Batý dünyasýný etkileyen ideoloji ve
eðilimler, Osmanlý toplumu içindeki bazý Yahudileri
de etkilemiþtir. Bu akým ve ideolojilerin biri Siyonizm'dir.
Ne var ki, Yahudi toplumu içindeki bazý kiþiler, Osmanlý'nýn
anlayýþýný ve hoþgörüsünü suistimal edebilecek tavýrlarda
bulunmuþlardýr. Ancak bu durum, Yahudi toplumunun içindeki
küçük bir azýnlýk için söz konusudur. Osmanlý'daki Yahudilerin
büyük bölümü ise, devlet otoritesine saygýyla ve kendilerine
gösterilen anlayýþýn bilinciyle faaliyet göstermiþlerdir.
Dolayýsýyla bu yazýmýzda ele aldýðýmýz bilgilerin amacý,
Musevi yurttaþlarýmýzý incitmek veya eleþtirmek deðil,
birtakým tarihi gerçekleri tarafsýzca inceleyebilmektir.
Din
ahlakýnýn gerektirdiði güzel ahlaký yaþamayan, bu konuda
cehalet içinde olan insanlarýn oluþturduðu toplumlardaki
bazý kiþiler birbiriyle çeliþkili birçok farklý karaktere
bürünebilirler. Bu durumun en belirgin olarak görüldüðü
yer ise iþ ortamlarýdýr. Buralarda yapýlan iþe göre geliþtirilmiþ
birbirinden farklý pek çok karakter sergilenebilir.Yerine
getirilen sorumluluklar, alýnan maaþ ve diðer çalýþanlara
göre bulunulan konum bu karakterlerin þekillenmesinde
etkili olur. Bu karakterlerden biri de "yönetici
karakteri"dir. Bu karakteri sergileyen kiþilerin,
normal karþýlanan ama gerçekte son derece çarpýk bir zihniyetin
ürünü olan bir özellikleri vardýr; duruma göre deðiþebilen
iki karakteri ayný anda yaþamak. Bu karakterlerden biri
iþyerinde genellikle kendilerinden makam ve mevki olarak
üstte olan kiþilere gösterilir. Diðeri ise alt kadrolarýnda
çalýþan kimselere gösterilen karakterdir. (Harun Yahya,
Adamlýk Dini)
Bilim
adamlarýnýn süper güçlü malzemeler üretme yolundaki
arayýþlarý devam ediyor. Daha önce bu konuda yapýlan
araþtýrmalarda kýsmi baþarýlar saðlanmýþ ve elde edilen
malzemeler birçok yerde kullaným imkanýna kavuþmuþtu.
Örneðin örümceðin ipeðinin kimyasal yapýsýndan ilham
alýnarak üretilen "Kevlar" ilk olarak otomobil
lastiklerindeki çeliðin yerini almasý için tasarlanmýþtý.
Günümüzde ise Kevlar kendine sýnýrsýz kullaným alaný
bulmuþ durumda: Mars’a yolculuk için tasarlanan Pathfinder'daki
hava yastýðý kiriþlerinde, jet uçaklarýnda bulunan yolcularý
koruyucu kalkanlarda, büyük gemiler ve süper tankerleri
baðlamak için kullanýlan küçük çaplý hafif iplerin yapýmýnda,
daha hafif ve daha güçlü tenis raketlerinin yapýmýnda.
Kevlar her ne kadar güçlü ve hafif olsa da bazý dezavantajlara
da sahip. Örneðin kurþun geçirmez yelek yapýmýnda kullanýlan
Kevlar, çok sert olduðu için giyen kiþinin hareket kabiliyetini
kýsýtlýyor. Bu nedenle çeviklik ve hýz gerektiren iþlerde
kullaným açýsýndan çok da uygun deðil. Ayný zamanda
Kevlar suyu emebiliyor ve doðal etkenlere karþý da diðer
malzemeler kadar dayanýklý deðil. Ayrýca yüksek çekme
gücüne karþýn Kevlarýn sýkýþtýrýlma gücü oldukça az.
Dolayýsýyla Kevlarda hala bazý düzeltmelerin yapýlmasý
gerekiyor. (Harun Yahya, Biomimetik)
Özgürlük, hemen hemen her
toplum ve ideolojiden kiþinin hemfikir olduðu ve savunduðu bir kavramdýr.
Ýnsanlýk tarihindeki çatýþmalarýn, savaþlarýn çoðundaki amaç, özgürlüðü
kazanmak olmuþtur.
Batý düþüncesinin özgürlüðe verdiði anlamý þöyle özetleyebiliriz:
Özgürlük, insana, diðer insanlar (toplum) ya da devlet -veya baþka
herhangi bir kurum- tarafýndan hiçbir kýsýtlama ve baský yapýlmamasýdýr.Bugün
Batý toplumlarýnýn içinde bulunduklarý toplumsal yapý, modern Batý
felsefesi tarafýndan tarifi yapýlan "özgürlük" kavramýnýn,
insanýn kurtuluþunu saðlamadýðýný göstermektedir.
Okullarda, bilimsel kaynaklarda ve bir kýsým medyada, teori ispatlanmýþ
bir gerçek gibi sunulmakta, pek çok insan da bu nedenle evrimi hiç
sorgulamadan kabul etmektedir. Oysa her geçen gün geliþen, paleoantropoloji,
antropoloji ve mikrobiyoloji gibi bilim dallarý, sözünü ettiðimiz
yaygýn inanýþýn aksine, evrim teorisini sürekli yalanlamaktadýrlar.
Evrimi ispatlamak için 150 yýldýr aralýksýz sürdürülen çalýþmalar,
teoriyi çürütmekten baþka bir sonuca varamamýþlardýr.
Bu gerçeðe raðmen, evrim teorisinin bu denli yaygýn bir biçimde
savunulmasý ve insanlara empoze edilmesinin tek nedeni ise, teorinin
ideolojik yönüdür.